Romanım 24. yüzyıl civarlarında otomatik bir devlet yönetimi altında yapısı bozulmuş bir toplumu anlatıyor. Ütopya gibi başlayıp sonra distopyaya dönen bir hikaye. Makinelerin yapamayacağı (doktorluk vb) görevler dışında her şey robotların elinde.
Üç farklı ideoloji hüküm sürüyor;
biri mekanik devlet düzenini destekleyen kesim (çoğunlukla devlet çalışanları);
bir diğeri bu düzene şiddetle karşı çıkıp teknolojiyi hayatımızdan çıkarmamız gerektiğini (ya da en azından kullanımı azaltmamız gerektiğini), bunun içinde devleti devirmenin ve başındaki süper bilgisayarın fişini çekmenin gerekliliğini savunuyor. Devlet karşıtlarının büyük kısmı "diriliş" adlı örgütün çatısı altında toplanmış.
Son ideoloji ise halk arasında en yaygın olanı, "bana dokunmayan yılan bin yaşasın. İşlerim yürüyor, gerisi umurumda değil." şeklinde özetlenebilir. Halk bu fikre bağlı çünkü ortada geçmişe ait bilgi yok, tarih ve ya bugünkü gibi internet de yok. Bilgi olmayınca düşünce, düşünce olmayınca da muhalefet olmuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder